Kivinin faydaları nelerdir?
Kivi, anavatanı olan kuzey Çin’den 20. yüzyıl başlarında Yeni Zelanda’ya götürülmüş ve ekimine başlanmıştır. Amerikalı meyve ithalatçıları orijinal adı olan yang tao yerine Yeni Zellanda’nın milli sembolü olan kivi kuşuna benzerliği sebebiyle meyveye kivi adını vermişler ve bu şekilde dünyaya yayılmıştır. Kivi eşsiz lezzetinin yanı sıra sağlık adına sayısız faydalar sağlaması ile hak ettiği popülerliğe kavuştu. Kivinin faydaları arasında tansiyonu düşürme, kalp hastalıkları ve inme riskini azaltmanın yanı sıra cilt sağlığını koruyucu etkisi bulunmaktadır.Kivinin besin değerleri (1 orta boy kivi için)
Kalori: 42
Toplam yağ: 0.4
gram
Lif: 2.1
gram
C vitamini: 64 miligram
A vitamini: 3 mikrogram
Demir: 0.2 miligram
Potasyum: 252 miligram
Folat: 17 mikrogram.
Bunların yanı sıra kivide E ve K
vitaminleri, kolin, bakır, magnezyum ve fosfor mineralleri iyi miktarlarda
bulunmaktadır. Kivi tüm meyveler arasında en yoğun C vitamini içeriğine
sahiptir.
Kivi tüketmenin olası
faydaları
Kivi portakaldan daha iyi bir C vitamini kaynağıdır |
Genel olarak sebze ve meyve ağırlıklı beslenmenin pek çok kronik hastalığın önlenmesinde etkili olduğu bilinmektedir. Kivi de bitkisel kaynaklı bir besin olarak pek çok araştırmaya konu olmuş ve kivinin aşağıda sıralanan faydaları tespit edilmiştir.
Cildi güzelleştirir
C vitamininden çok zengin oluşu sebebiyle
antioksidan özellik taşıyan kivi cildi güzelleştirir. İçeriğindeki C vitamini
kolajen üretiminin arttırılmasını sağlar ki kolajen cildi içeriden
nemlendirerek güneş ve kirliliğe bağlı cilt kırışıklıklarının önlenmesini
sağlar.
Uyku kalitesini arttırır
Kivi tüketiminin uyku kalitesi üzerindeki
etkilerinin araştırıldığı bir çalışmaya göre kivi yemek erişkinlerde uyku
bozukluklarının iyileştirilmesi, kalitesinin ve süresinin arttırılması açısından
olumlu katkı yapıyor.
Kalp sağlığını korur
Kivinin içeriğinde bulunan lif ve potasyum kalp sağlığının
korunmasını sağlar. Kardiyovasküler hastalıklar açısından riski düşürmek için
sodyum tüketim azaltılmalı ve potasyumdan zengin beslenilmelidir. Kivi çok iyi
br potasyum kaynağıdır. Bir çalışmaya göre günde 4000mg potasyum alanların
günde 1000 mg potasyum alanlara kıyasla kalp hastalıkları riski %49
azalmaktadır. Ayrıca potasyumdan zengin beslenme felç riskini azaltır, kas
kaybını önler, kemik mineral yoğunluğunun korunmasına yardımcıdır ve böbrek
taşı oluşumunun önlenmesinde rol alır. Bir çalışmada kalp hastası olan kişiler
28 gün kivi yedirilmiş ve sonucunda bu kişilerin trigliserit ve kötü kolesterol
düzeylerinde düşüş belirlenmiştir. Her ikisi de kalp hastalıkları açısından
risk faktörüdür.
Kan basıncını düşürür
Yüksek potasyum içeriği ile sodyum alımının yarattığı yüksek
tansiyonu riskini azaltır. Pek çok kişinin günlük önerilen 4700 mg potasyum
alımını gerçekleştiremediği bilinmektedir. Bu sebeple diyetinize kivi eklemek
bu açığı kapatmanıza yardımcı olacaktır.
Kabızlığı giderir
Kivi orta düzeyde laksatif etkiye sahip olması sebebiyle
kabızlığın giderilmesine yardımcıdır. Düzenli kivi tüketiminin daha yumuşak ve
sık dışkılamaya neden olduğu bildirilmektedir.
Bağışıklık sistemini
korur
Yüksek C vitamini içeriğinin yanı sıra antioksidan özellikteki
başka bileşikler (örneğin E vitamini) ile bağışıklığın güçlendirilmesine
yardımcı olur. Kivi tüketerek bakteri ve virüslere karşı daha güçlü bir
mücadele verebilirsiniz.
Kullanım
önerileri ve uyarılar
Kiviyi kabuğunu soymadan ikiye bölerek bir kaşık yardımı ile
yiyebilirsiniz. Farklı meyvelerle birlikte meyve kokteyllerine ya da
salatalarınıza ekleyebilirsiniz. Kivi içeriğindeki aktinik ve bromik asit
sebebiyle doğrandıktan kısa süre sonra tüketilmelidir. Aksi halde bu asitler
yumuşamaya neden olur. Özellikle meyve salatalarında kivinin en son doğranarak
eklenmesini öneririm. Böylece beklemiş kivinin etkisi sebebiyle diğer
meyvelerin yumuşamasını engelleyebilirsiniz.
Kalp hastalarının kullandığı beta bloker sınıfı ilaçlar kanda
potasyum düzeylerini yükseltir. Bu sebeple muz ve kivi gibi potasyumdan zengin
besinleri bu kişiler tüketirken dikkat etmelidirler. Ayrıca böbreklerinde işlev
bozukluğu olanlarda vücuttaki fazla potasyumun atımı sağlanamayabilir ve bu
durum ölümlere varan sonuçlar doğurabilir.